Perşembe, Mayıs 19

PEYNİR

Hayat bir kumarsa,
Kumarda kaybeden aşk ta kazanıyorsa,
E bu durumda;
Kumarda kaybeden bensem,
Belkide aşktada  kazanandırım.

-Hayatın bana oynadığı tüm çalımlara rağmen,talihsizliklerime oturup ağlamama rağmen, -yani kumarda kaybeden bensem- artık herkesle olan mutlu anlarımı şahidlendirebileceğim...Şahidim boynumda herkese dillendireceğim...
O zaman sizde mutlu ve benimleyseniz  'PEYNİR' diyiniz, şahidimi dillendiriniz...

Cuma, Mayıs 13

benzetmelerimde

İçimdeki benzetmelersin sen aslında
durup bir ona benzetiyorum bir buna
bir köpükle yapılan baloncuğa benzetiyorum seni pırıltılı mesela
içini nefesimle doldurduğum ,kendimle doldurduğum
ama farkında bile olmayan
dokunsam yok olucak
dokunmasam uçup gidicek kaybolacak
bense bir hoşçakalla kalıcak
bir gıcığa benzetiyorum seni boğazımdaki mesela
her yutkunduğumda boğazımı acıtan
yutkunmasam orada oyle takılı kalan
bir rüzgar gülüne benzetiyorum seni  rengarenk mesela
bir donmeyi bir salise yaşadığı ben
içinde onlarca tonlarca renk barındırdığı sen
mavisiyle huzurunu, kırmızısıyla aşkımı
yeşiliyle güvensizliğini, sarısıyla telaşıımı
bu listem benim uzar gider daha ya
sen hep hayatımda
benzetmelerimin içinde hep benimle
napıcaz biz boyle seninle sensiz kendimle?
evet kabul etmekteyim ki birde özlemimle...

Perşembe, Mayıs 12

Baloncuklar;

 Bazen küçüklüğümü ve yaptıklarımı hatırlıyorum...Oyunlarım aklıma geliyor hep.Şunu oynardım, bunu oynardım, şununla birlikte, şurda oynardım diye.Sonra düştüğüm,yaralandığım kavga ettiklerim geliyor.
 Canım sıkıldıkça elime, hani şu eskiden olan baloncuk yapan basit bir oyuncak vardır ya, hani rengarenk boloncuklar yapar, hani içinde binlerce renkler vardır gözünü kamaştıran, ondan alırdım.Cama çıkar sokakta, mahallenin top oynayan, ip atlayan çocuklarına bakarak baloncuk yapardım birsürü, yüzlerce.Ardlarından bakardım, nereye gidiyorlar diye...Hoşçakalın derdim ya da güle güle.
 İşte senide sanırım o baloncuklara ve çocukluğuma benzetiyorum belkide.
 Baloncuklarım...Dokunsam yok olucak, yitip gidicek olan rengarenk, pırıltılı beni her türlü cezbedip içimin neşesi olan..Dokunmasam, bıraksam...Uçup giden, hatta içinin benle, benim nefesimle dolu olduğunu bile bilmeden gözden kaybolan, bense sadece arkadan baka kalan...Hoşça gülüüklerinle kalman dilğimlen.
 Düşmeler yaralanmalar bi kenarada sen en çok baloncuklarıma benzeyensin..Bense bunu farkına varan, kağıdımdaki resmime yansıtan...İsmini aşk mı koysam? Bilemedim,bilemicem...

Pazartesi, Mayıs 2

Şimdi çalınıyor:21.yaş şarkısı..

Şimdi insan doğduğu günde mutlu olmak istiyor değil mi? Evet bende mutlu oldum...
Birde baktım ki bir dünyam var benim artık farklı bir çerçeveden baktığım,yanağımda  hiç çıkmayan bir buseyle gidiyorum ve kulağımda 21. yaş tınısı...Veeee...jelibonlu pastam, hemde yapımında tuzum olan.
Sonra sıcak çok sıcak bir yerine  geliyorum kendi dünyamın. Minik ellerin olduğu, artık buyuk ellerim olan ellerimin olduğu dünyamın başka bir köşesine geliyorum.Minik eller elimdeyken söndürüyorum tek dilek ışığımı...
Ve sonunda gümbürtüye gidiyoruzz mutlulukla...Yanımda sevdiğim ruhlar ve bedenler...Gençliğin verdiği duygular nelermiş tekrardan tadıp anlıyoruz,coşuyoruz,koşuşturuyoruz.Gençlik işte gelip geçiyor.
Unutmadan bi kaç jelibonum olucakken başka diller tadına bakıyor ve kaçırıyorum onları.Geri gelsinlerde benim olsunlar diye can atıyorum ama pastadakilerle kalacağımı sanıyorum, olsun...
Gençlik işte geliiip geçiyor...Ama inadına büyümek istemiyorum, kötülükler benden uzak dursun diye, 'ben hep toz pembe yaşamalıyım' diyeeee diyeeeee diyeeee...