Pazar, Temmuz 18

Bana Bir Tane Havuçlu Tarçınlı...

Anlayamıyorum... Herşeyi akışına mı bırakmalı? Yoksa uğraşmalı mücadele mi etmeli? 'Sen! Sen!  Aç bu diyarın kapılarını bana! ' diye haykırmalı mı ona?
Bilemiyorum ki... Yoksa herşey  havuçlu tarçınlı kekimin kokusunun yayıldığı gibi ,kendince mi yayılmalı tüm evin ve kalbin odacıklarına?...

Salı, Temmuz 13

Kahveli Pazartesi

Eski bir gülüş gördüm dün...Dünse haftanın en yeni günüydü.Pazartesi... Pazartesileri sevilmez ya; ben dün pazartesiyi sevdim... Pazartesinde eski bir gülüş, eski bir ses işittim, keşke benim olsa da dedim.Tınısı bir hoş, tanıdık; fakat bir o kadarda yabancı.İsterdim ki hep sürsün gitsin zaman, hiç bitmesin  yada yinelensin bu tebessüm... Kimbilir bu eski ama bir o kadarda yeni tebessüm tekrar görünür belki bana, haftanın başka bir gününde tekrar Küçük'te...Aynı zamanda gene kahvelimiz de birlikte belkide gene bir pazartesinde...

Pazartesi, Temmuz 12

Çocuk Kalabilirmiyiz?

 Büyümüşüz bunu gördük. Hep birlikte güneşin altında yatarken,güneşin tenlerimizi yaktığını kavurduğunu hücrelerimize işlediğini hisederken, büyüdümüzü gördük.Suya bir adım atışımız artık taşda olsa ayağımıızn altında; emin ve düzgüdü,sağlamdı.Artık suda taklada atabiliyorduk... Buda mı büyümüşüz demek oluyordu?
 Eğleniyorduk.. Büyüdüysek yüzümüzdeki çocuksu gülümseme yok olmuş değildi. Hala çocuk gibi bir böcekten kaçıyor,korkuyor ürküyorduk. Sonra üzerine basıp ezip öldürebiliyorduk ama annemizi çağırmadan kendi işimizi halledebiliyordukda. Kumsalda yürürken gecede olsa ayağımızın kuma batmasından korkmuyorduk, büyümüştük; hoşumuza gidiyordu ve gülümsüyorduk, çocuktuk. Yıldızları sayıyorduk..
 İşte bir yıldız göz kırptı  hepimize...Gene o çocuksu gülümseme.. Ah keşke kalsa hep bizde...