Perşembe, Eylül 30

ayı jeli

Ben bugün  JELİBON yedim. Uzun zamandır yemiyordum, fakat bugün yiyebildim ve yiyebildiğim içinde gayet memnunum durumuma baklırsa.Hemde en sevdiğim ayıcıklı olanından vardı ya hani, ondan yedim.
Topik de yemek güzel olabilirdi ama ondan yoktu. Sağlık olsun diyerek zamanın keyfini çıkardım jelibonlarımla arkadan bir müzik, turkuaz ve lila olan karşılıklı iki koltukta bir evde...uçacakmışcasınamıydı?

Salı, Eylül 28

Benim Pirinç Tanelerim

 Hayatta korkularda olsa insan mecbur olunca herşeyi yapıyormuş. Bugünde, korksamda ben bunu başardım ve ağlaşıp sızlanmalarımı, uzun sancılı saatlerimi sonlandırdım, hafif sancılarımla.  Önce bir koltuk aradım kendime.Belkide en konforlusunu bulabilirim diyerekten.Neyse buldum bir boş koltuk ve yerime oturdum. Ardından tepemde iki farklı ruh belirdi, kendine özgü bendenlerinin içine girmiş olan.Sonra da anlımın üzerinde hafif beyaz haifif sarı bir ışık belirdi. Sonra mı sonrası demiştim ya hafif sancılarım ve mutlu son.Ağzımda bir karanfil tadı. Ardından neşeyle sancılarımın dinişiyle o koltuktan ayrılışım.Küçükkende  annemden emmediğim sütle çıkan ağzımdaki pirinç tanelerinin acısını bu koltuk gibilerinde gene küçük sancılarla atmışım üzerimden. Şimdiyse bana gene büyüdüğümü acısıyla belirten bu ağrımı, gene o koltuğun bir benzerinde dindirdim.İkisinin arasındaki farkı,kendimdeki mutasyonu gördüm, koltuğum alçaktı ve ışık daha yakındı anlıma.Ağızımın içine giren aletler vede eller küççükken geldiği kadar büyük gelmiyordu artık.
 Ayaklarım beni sonrasında günün diğer önemini hatırlatıcak bir rıhtıma atıverdi gene en sevdikleirmin yanına. Kısa sayılıcak olsada bir dönem için görmediğim ruhları ve o ruhlara ait bedenleri gördüm sarıldım hissettim sevgileri.Mutlu oldum kendimce...
 Hava kararıncaysa yeni haberlerimi almak için geçtim bir teknolojik cihaz karşına...Kolay gelsin bana.Yok vazgeçtim, şans gelsin bana diyelim,  bunu daha çok sevdim.

Cuma, Eylül 24

Orda Biri Mi Var?

 Deseler ki sana; bu tişörtünü hiç sevmiyorum, at gitsin bunu artık üzerinde de güzel durmuyor...
 What can you say for answer?
 Halbuki ben onu sırf o filmdeki kızın üzerindekine benziyor diye giyiniyorum bu tişörtü ve tamda bu sebebten dolayı çok seviyorum.
 Gördüğüm anda -bu benden üç tane dört tane girebilicek olan,beyaz üzerine siyah çizgili veya siyah üzerine beyaz kalın çizgili tişört, nasıl  görmek istersen yada nasıl görünmek istersem- aldım tezgahtan yanımda en sevdiğim bir kaç insan.
 Aklımda o sahne...Hafif müzikle gözleri kapalı dans eden bir kız, müziği duymayan ama kızın hareketleriyle müziği anlamaya çalışarak onu izleyerek büyülenmişcesine bir oğlan.Aşk.
 Belkide en sonda 'kız en hafif giysisini giymiş' -tamda böylemi demekte bilmiyorum- lafı geçen bir şarkı çalması kızın o tişörtünün dikatimi çekmesine neden olan.Oğlansa bir dünya boyuyor ardından şarkıda.Buda benim elime artı bir kelebek.
 Tişörtüm üstümde,hafif bir müzikle...Kelebeklerimi biriktiriyorum ben, bir oğlan da beni seyredecek diye.

Salı, Eylül 21

YUNUS tan;

Kara taşa su koyarsan elli sene ıslatırsan....
O taş yine kara taştır hünerli taş olur değil.


Kara bir taş düşün,kapkara en kara olan hani...ne yaparsan yap en berrak suda bile ıslatsan yıllarca,
o taş kara taştır.Hiç bir zaman kara taş olmaktan çıkmayacak, berrak suda göründüğü gibi parlak olsada
kara taşlığını, o karalığını kaybetmeyecektir...

Pazar, Eylül 12

Eksik Ellerle Bir Bayram



 Ewet bayramda geldi...Bir sene geçti koca bir sene ve biz gene bir bayram telaşında.Neler geçiyor aklımdan bir saniyede şaşıyorum bazen kendime.Anında bir karşılaştırmaca, geçen bayramlarla.Kimler eksik kimler gedik.Neler olmuştuda şimdi olmuyor.Ben nasıl bayram tebrikleri almıştımda, şimdi nasıl bayram tebrikleri alıyorum.
 Herşeyden önemlisi benim için sanırım geçen bayramın ilk ananemsiz geçrişim ve bu sene bunun ikinci kez tekrarlanışı. İçimdeki burukluk ve eksiklik. Öpülecek en değerli elin artık, kuru topraklar altında çürmeye yüz tutmuş ya da çoktan çürümüş olması, uzun bir esin rahatsız edişi kulaklarımı ve duymak için dahada kafamın kulak kısmını ileri itişim...İşte bütün herkes bayram yaşarken ben tekrar tekrar bunları düşünüyorum.Gitmem gereken yere gitmedim.Gitmem gereken yer gitmek istediğim yer değil çünkü.
 Tabi bunlar aklımdayken henüz daha bana uzanan elleri kaçırmayıp onları öperken yüzüm gülüyodu, gülümsemek kötü değil, hala yanımda sahip olduğum ellerin içimi ısıtmasından iyi bile...Uzun yılllar bana uzanmaları ve anlımla buluşmaları dileğimle...
 Tebrikler mi...Tebrikler sadece iyi bir bayram dileği birde ismim..Ne bir güzel sıfat ne bir sevgi içeren bir kelam.Hepsi uzak hepsi yabancı.O tebrik için tuşlara dokunan ellerde benim değiller, bana ait değiller,onlarda artık çok ama çok yabancı. İçimi titiretebiliyor mu hala? Ewet hala içimi titretebiliyor; fakat uzak, sevgisiz, kuru  bir tebrik cümlesi karşılığını tekrar aynı şekilde alıyor...İyi bayramlar simge... teşekürler sanada iyi bayramlar... İşte hepsi bu.
 Büyük eksikleri olmayan, kalabalık,şekerli çikolatalı, bol gülüşlü,mutlu bayramlar...Sanada Simge...Anaannemse hep ama hep kalbimde,elleri içimde...