Cuma, Eylül 30

O'na Bakmaya Gelmişlerdi

Geçenlerde iki tane güvercin oturu verdi mutfağımın camının önündeki saksıya.Bilinmezdi yavrularına mı almaya  geldiler, yavru yapmaya mı karar verdiler.Sonradan anladım ki kendi yavrularına bakınmaya geldiler.Ama kimsecikleri göremediler.
Ellerimizden gözümüzün önünden beyaz güvercinimiz kayıverdi ve yanlarına gönderdik onların, selam götürdü bizden de. Güneş batmasından nice sonra çırptı kanatlarını da, gidi verdi artık ulaşılamayacak yerlere..Bilinmeyen diyarlara.Geri kalanlar bence daha büyük zararda, ziyanda.
Geride iki çift mavi göz kaldı ardından baka kalan.Soru işaretleri kaldı kafalarında, cevaplanmamış bir sürü anlamını bilmedikleri kelimeler.Benimse cevaplayamadığım sorular, bilemediğim yollar ve çıkışlar.
Üzülmek şöyle dursun hayat hem güldürüp hem ağlatıyor. İnsanın adını koyamadığı anlar yaşatıyor ki ,bir dakikası tebessümle geçse bir dakikası zırıldayarak geçiyor ya da kaybettiklerine yanmakla veya kazanabildiklerini şükr etmekle fakat; şu bir gerçek varlığı yokluğuyla hiç bir olmayan birinin, yokluğu ise varlığının olmasına hiç bir zaman eş düşmeyecek.Buda bizi, beni çok üzecek.Adını andığımda hep içim değil tüm hücrelerim cız edecek...

Çarşamba, Eylül 14

O'na

Yol uzun mu uzun bir koridor gibi devam etmekteydi. Gül fidanlığı vardı üzerinde,  içeri bir göz atmak istedim 'daha niceleri var acaba?' diye fakat acelem vardı. Uzun koridoru geçip kocaman bir ormana açılan girişten geçtim. Huzur veren tuhaf bir doğası vardı buranın herşeye rağmen.Bir kolumda ağabeyim bir kolumda babacığım ilerledim. Güven öylesine sarmıştı ki heryanımı, havaya atılıp yere düşmeyeceğini bilip gülmekten kikirdeyen bebek gibiydim. Oyun parkları gördüm içerde ve tamam dedim burda ise sallanırım ben keyfimce kimene...
Sonra kötü kokular aldı herşeyin yerini.Boğazımda kuruluklar başladı. Pembe bir odadan içeri girip bir kaç fanus gördüğümde farkettim ki ben bir hastanedeyim.
Evet ben bir hastanedeyim ve şuan oradan yazıyorum.Fokurdayan fanusların kötü görüntüsüne rağmen ben ritmik bir hal alıp onların bana en sevdiğim şarkıların ritimlerini tutuğuna inanıyorum.Onun elini tutup gözlerine bakıyorum. Buradan birlikte çıkacağımız ve yalancı olmayan bir ormanda hep birlikte piknik yaptığımızı ve bir salıncak kurduğumuzu hayal ediyorum. Acaba çok şey mi istiyorum.En sevdiğim meyveleri  kendi ellerimle ona yedirmek istiyorum.Evet ben onu seviyorum. O hep olsun.

Cuma, Eylül 9

Onlarda Ayrımlı






Kapılar... İşte ben onları çözmekte zorlanıyorum.Kimi zaman girerken kullanıyoruz, hoşgeldinler sefa getirdinler adımlara eşlik ediyor.Kimi zaman çıkıyoruz hoşçakalllar eşlik ediyor. Kapılar ne işe yarar? Bir yere çıkarken mi işe yarar, girerken mi...? Biliyorum saçmalıyorum. Ama saçmalamaya devam ediyorum.Kapıları çözüyorum.Giriş kapısı ayrıdır,çıkış kapısı ayrı...