Cumartesi, Nisan 23

kelebek ruhu

Geçenlerde beyaz bir kelebek buldum mutfakta olurya hani bardaklık kısmı orda,rafta..Çok nadir hareket eden barardakların birinin üzerine koymuştum,beyaz küçük kelebeğimi ve ona temsili ruhumu emanet etmiştim.
Şimdi bulunca gün gün saat saat geldi aklıma beyaz kelebeğimi oraya koyup ruhumu emanet edişim.
Sıcacık bir yaz günü,elimde bir bardak su ve çalan şarkı...Cam açık oksijenler içeri girmeye çalışıyorlar olmayan rüzgarın itelemesiyle.Giriyorlar mı? Bilmiyorum elimdekiyle idare ediyorum.
Ama bir an gördüm ki sayısını hatırlayamadığım günlerce evimde dolaşan beyaz kelebek, hani alıp küçükken yaptığım gibi defterimin arasınada koyamadım ben kıyamadım, artık bir yerde öylece durmuş ağır ağır kanatlarını çırpıyordu ya da 'çııııııırpııııııyoooorrrrduuuuu' demek daha doğru çünkü mecali yoktu bir çırpı olmaya.Ben kıyamadım ya, o kendisi verdi kendini bana 'al beni, teslim et ruhunu..Banada ruh gerek zaten şu birgünlük ömrümde, ruh gerek...! ' Bende tam istediği gibi yaptım aldım, onu bir bardağın üzerine koydum ve her sabah günaydın demek üzere ruhumla birlikte yerleştirdim baş köşeye.Hatırlıyorum an ve an o günü.Sonra mı?
Sonrası, ben anladım.Neyi mi?
Ben ruhumu emanet etmiştim bir beyaz kelebeğe...Çok güzel,beyaz,masum ve sevilicek şekilde görünsede o bir günlük ömrü olan bir kelebekti.O bir kelebekti ve ben ona emanet etmiştim ruhumu...Beyaz kelebeğimi buldum ama ruhu mu?
Dedim ya gün gün saat saat hatırlamaktayım kelebekle arkadaş oluşumu...Ama hataydı ona ruhumu teslim etmek,işte bu yüzden kısa oldu ömrü bir ruhun, ben daha yaşayamadan gitti ve bitti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder