Cumartesi, Aralık 18

TAVAF

Hani bir bilekliğimiz vardı bizim rengarenk olan, hayallerimizi dillendiren..İşte bugün o inceldi. Hurafe şu ki, hayyallerimiz gerçekleştiğinde kopacak olan ipin incellmesiydi, kalbimi hızlı arttıran ve bana ipucu veren çantamdaki kırıntılardı ondan kalan...
Kim demiş aralıkda olmaz, baharı beklemek gerek diye.Kışın soğunda üşüyüp hasta olmakta var birlikte, hemde İstiklal Caddesinde. Evet İstiklal Caddesi ayyaklarımızın bizi gezdirdiği yer tamda o günde aralık onsekizde.Tesadüflerle ve hayırlarla dolu olduğuma; fakat aklımın başımdan uçtuğuna kendimi inandırmam gerek.
Neyse dilde sözcükler bitince, düştük birbirimizin derdine biz tabi. E hadi o zaman taşısın ayaklar bizi Komando Merdivenlerine.Marş marş!
'Yürü tenha sokaklar bizimle yürü' dedim içimden yürü ki bişiy olmasın bize, koru bizi.Gittik tenha sokaklarla merdivenlere,hiç mi hiç bişiy olmadı,üşüdük biraz sadece. Sonra kalabalıklaştı sokak bize inat, duyamasın beni diye. 'Halbuki merdivenler ben sizi sevmeye gelmiştim' dedim içimden. Olmadı gönlüm bas bas bağırsada, duymadı beni kalabalıklaşmadan.Tenha sokaklar bıraktı gitti bizi, ben korkmaya daha çok korkmaya başladım, gönlüm bağırıyor o hala duymuyor anlamıyordu... Beni duyamayınca aldı götürdü oralardan, tenha sokaklarıda çağırdı gene,yürüdük. Birde baktım ki Galata Köprüsü bütün iştahamıyla kucaklayacak bizi. Ben korkarken bir balıkçı oltasındaki balık fısıldadı bana 'sakın ha korkma' , deniz göz kırptı yakamozuyla.
Sonra mı? Sonrası başka  merdivenler indirdi bizi aşağı ve bütün Anadolu Yakası karşımızda,rüzgar yanımızda,denizse ayaklarımızın altında. Korktuğumu ve yorulduğumu soyledim.Birde ne farkdeyim kelebeklenmişim..Ke le bek...Isındım sonra kalbinin üstünde.
Kim demiş baharı beklemek gerek diye. Bahar bana şimdide, kim diyebilir ki niye. Kelebeklerim uçuşur uçuşur...
Sonra farkettim tavaf ettim ben bütün bir yılımı. Sevincim oldu hüznümün günü...Aralık 18, 18.30 diyerek fısıldadı kulağıma rüzgar.  '18, 18.30...'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder